1. İlişkide güven ne anlama gelir?
İnsan hayatındaki en önemli unsurlardan birisi güvendir. Doğduğumuz andan itibaren güven duygusunun ihtiyacıyla doğarız. Dış dünyanın ne kadar güvenilir olduğunu da tabi ki ebeveynlerimizin bize karşı tutumuna göre değerlendirir ve yetişkinlik dönemimizde de bu güveni taşıyarak yaşarız. Bilinenin aksine bebek doğduğunda dünyanın güvenilir bir yer olduğunu annenin bebeğe karşı olan tutumundan değil, babanın hem anneye hem de bebeğe karşı olan tutumuna göre şekil alır. Çünkü bebek; kendisi ile annesini bir sanar ve dışarıdaki ilk kişinin baba olduğunu fark eder. Bu da sevgiyi sakınmadan veren, kandırmayan, aldatmayan bir aile profili ile kazanılabilir.
Ebeveynlerin bazı yanlışları ömür boyu ilişkilerinde güvensizliklere neden olabilir. Örneğin anne veya babanın evden dışarı çıkması gerektiğinde bebeğe/çocuğa çıkacağını söylemeden kaçarak gitmesi veya geleceği saati tahmini verememesi/uymaması ‘en sevdiklerim, yanımda her zaman olduğunu düşündüklerim dahi beni aldatıyor, dünya güvenilmez bir yer’ inancına yol açar ve bu inançla da güvenli bağlanmayı sağlamakta oldukça güçlük çeker.
Yetişkin olunan dönemde de duygusal ilişkilerin başlangıcı tahmini ergenlik dönemlerine denk gelmektedir. Bazen platonik, bazen karşılıklı sevgiye dayanan bu ilişkide her duygu aşırılıkla yaşanır. Öfkeyi de, sevgiyi de, güveni veya güvensizliği de. Çünkü bu dönemin en belirgin özelliği duyguların ve dürtülerin yoğun olarak yaşanmasıdır. Kişi eğer bu dönemde de duygusal ilişki yaşadığı kişiye dair bir güvensizlik yaşamadıysa ilerleyen dönemlerde de patolojik bir güvensizlik sorunu yaşamayacaktır.
2. Güven ilişkinin hangi aşamasında oluşur?
Herkes ilişkinin başlangıcında karşıdaki kişinin güvenilir olduğunu düşünerek başlar. Yoksa bu ilişkinin bugün olup, yarın olmayacağı kanaatiyle hangi gün biteceğine dair aklında varsanımlar türetir. Bir kişinin güvenilir olup olmadığını değerlendirebilmek için o kişiyle vakit geçirmek oldukça önemlidir.
Aklımızdan geçen sadece düşünceler ile karşı tarafı etiketler, kanıtlara dayanmadan güvenilir olmadığını ifade edersek belki de huzurlu bir ilişkiyi daha başından bitirmiş oluruz.
Güven sadece aldatma, sadakatsizlik olarak değil, başka durumlarla da değerlendirilmelidir. İlişkide olduğu kişiden habersiz yapacağı masumane arkadaş buluşmaları, kumar, madde bağımlılıkları, zamanı veya parayı yönetememe gibi sorunlarda güvensizliğe neden olabilir. Buradaki önemli nokta bu kişinin ‘tamamen güvensiz’ kişi olduğu anlamına gelmemesidir. Bu kişi ‘para konusunda güvenilmez’ veya ‘alkole hayır diyemez, bu konuda güvenilmez’ demek daha doğru bir ifade olabilir.
3. Bir ilişkide güven unsurlarını oluşturmak için neler yapmak gerekir?
Eğer çocukluk dönemini sağlıklı güven ilişkisi kurarak geçirebildiysek, patolojik bir güvensizlik veya kıskançlık sorunu yaşamıyorsak bir ilişkinin güveninin kurulması için bolca birlikte vakit geçiriyor olmak gerekir. Arkadaşlıklar için söylenen ‘ya ticarette ya seyahatte tanırsın’ sözü misali ilişkiler içinde kaliteli vakitler güvene dair öncelikli ihtiyaçtır.
Kimse belirsizliği sevmez ve netlik de en aradığımız durumlardandır. İlişkide olduğumuz kişinin ulaşılabilir olması, ilişkiye ve hayata dair gelecek planları yapabiliyor olması, hedeflere yönelik ortak beklentilerin olması da güven duygusunu oluşturacak diğer unsurlardandır.
4. Sevgilimize inanmamız gerektiğini nasıl anlarız?
Aslında duymak istemediklerimizi duymak isteriz. Yani ‘bana yalan söylendin mi’ derken ‘evet söyledim’ cevabını duymak istemeyiz fakat sanki yalan söylemişçesine itiraf etmesini sağlamaya çalışırız. Eğer güveninizi sarstığına dair net kanıtlarınız yoksa, karşıdaki kişinin sözünün doğru olduğunu kabul etmeniz gerekir. Aksi bir durum çıktığında o zaman asıl siz partnerinize inanmayarak onun güvenini sarsmış olursunuz.
5. Koşulsuz şartsız güvenmek doğru mudur?
Koşulsuz şartsız güven sıfır kaygıya benzer. Hayatta hiçbir şeyden kaygılanmıyorsak sokağa çıktığımızda arabaların çarma ihtimali de kuvvetlidir. Güven de benzer şekilde dengeli olmalıdır. Kimse, her konuda güvenilir olduğunu iddia edemez, böyle bir söylemi varsa asıl o zaman sözlerinin güvenilir olup olmadığını düşünmek gerekir.
Çünkü güvende yerine göre göreceli olabilmektedir. Sizin için hiçbir sakıncası olmayan arkadaş toplantıları, partneriniz için güven sarsıcı buluşmalar olarak değerlendirilebilir. Bu da karşılıklı olarak anlayışla birlikte aşılması gereken bir durumdur.
6. İlişkimize güvenirken hangi hataları yapmamak gerekir?
Güvenmek demek, gözü kapalı şekilde hayatı sürdürmek değildir, güven birlikte kazanılacak bir şeydir. Bir kişi gerçekten hata yapıp, karşıdakinin güvenini kırdıysa tekrar kazanması için fırsat vermek de gerekir. Genelde yanlış algılardan bir tanesi de ‘bir kere yaptıysa, her zaman yapar’ inancıdır. Bazı ilişkilerde, bazı krizler fırsat oluşturmakta ve ilişki öncesinden daha da iyi hale gelmektedir. Bunun sebebi belki kaybetme korkusuyla baş başa kalma, belki de ‘ihanete, yalana’ maruz kalmış olanın kişinin kendisini de biraz sorgulayarak yanlış olan noktalarını birlikte düzeltmeyle meydana gelmiştir.
Patolojik olmayan kıskançlık, karşıdaki kişinin hayatını kısıtlamamayla başlar ve tabi ki her ilişkinin kendi sınırları dahilinde. Bu kıskanmama anlamına gelmemektedir.
Telefonunu sürekli gizleyen veya sık sık şifresini değiştiren, hangi saatte nerede olduğuna dair bilgisi olmayan, birlikte vakit geçirildiğinde keyif almayan ve bunu uzunca bir süre yapan kişiye güvenmek riskli bir davranış olacaktır.
7. “Benim başıma gelmez demek” doğru mudur?
Hayatta nasıl ölüm belirsiz ve zamansızsa, hiç beklenmedik zamanda umulmadık şeyler yaşıyosak, bu durumda her insanın aday olduğu hallerden birisidir. ‘çok kıpır kıpır aldatır’ inancı nasıl yanlışsa ‘hiç sağa sola bakmaz güvenilir’ demek de o kadar yanlıştır. Her şeyin aşırısı olduğu gibi güvenin de, güvensizliğin de aşırısı kişiye zarar verebilir. Bu tetikte yaşamaktan ziyade; kendi benliğini, özgüvenini, yaşama dair
bakış açısını kaybetmeden koruyabilmek için en temel ihtiyaçtır.
Uzman Psikolog Serkan ELÇİ